5 Ocak 2012 Perşembe

And life is (gerçekten) like a pipe




"And life is like a pipe
And i'm a tiny penny rolling up the walls inside"



bu şarkıyı dinlediğimden beri hayat tanımım olma şerefine nail olmasına izin verdim. o kadar gerçek ve o kadar benim anlatmak istediklerimi anlatıyor ki. gerçekten de hayatın içinde duvarlarına çarpa çarpa ilerleyen küçük bir bozuk paralar gibiyiz. ne gariptir ki canımız yansa da bunu durdurabilmenin bir yolu yok. gelişim her zaman ileriye doğru gidiyor istediğimiz yerlerde durdurmak için bir pause tuşumuz ya da sevmediğimiz dönemleri hızlıca ileri sarabilmek için bir forward tuşumuz, geriye dönüp diğer seçeneği seçme şansını bize tanıyacak bir   rewind tuşumuz yok elimizde. bu yüzdendir ki mutluluklar bir o kadar tatlı ve kısa, üzüntülerse bir o kadar acı ve uzun sürüyor. ama her şey tükeniyor sadece biraz zaman gerekiyor. çünkü hayat denen yolculukta daha hızlı çarpacak daha sert duvarlar çıkıyor önümüze, kat etmemiz gereken aşmamız gereken de bir o kadar engel. insan zekasının özrü de unutmak işte yapacak bir şey yok eskileri unutup yenilere odaklanıyoruz.



bir fincan kahve ve back to black




14 Aralık 2011 Çarşamba

2012'den Tek Cümlelik Beklentim

Evet yeni yılın gelmesine 15 gün kala 2012 yılından tek cümlelik beklentimi yazmaya karar verdim. Umarım gelmeden buna göre kendini hazırlar ve öyle gelir. 15 gün çok az bir süre değil bence halledebilir. J




Yanımda olmasını istediklerimi, iyi ve düşünceli insanları hep yanımda olduran,

Bencil, düşüncesiz ve sorumsuz ve sevimsiz insanları taaa uzağımda tutan,

Özlediklerimi sevdiklerimi, hep sağlıklı mutlu ve huzurlu şekilde bulduran , - en azından bıraktığım şekilde -

Güzel günleri kahkahaları bol, üzüntüleri ve kötü günleri ise shot bardağında olan, –pls pls-

Olmasını istediğim şeyleri –tabi hakkımda hayırlı olanlar tercih sebebi olmak üzere- süper hızlı kargo gibi getiren,

Sıradan olmayan, yaşadıklarım içinde en güzeli olan, –yaşadıklarım içinde kısmını textmarker ile çiziyorum-

Yenilendiğim, yeni güzel güzel nedenlerimin olduğu,

Yaşamın tanımını, tadını daha da belirginleştirebildiğim,

Sıkıldığımda aklıma gelen “sadece sıkıcı insanlar sıkılır” genellemesini “bu dahil tüm genellemeler yanlıştır” genellemesiyle geçiştirmeye çalışırken belki de bu doğru bir genellemedir ben de sıkıcıyımdır diye düşünmeme fırsat vermeyecek kadar konserlerden, festivallerden, seminerlerden, konferanslardan çıkmadığım sosyallikten öldüğüm,

Saçlarımın intihar etmeyi bıraktıkları,

Sevmediğim şeylere alışmak yerine daha etkin bir çözüm yolu olan değiştirebilmeyi kullanabildiğim,

Ne istediğimi bildiğim, bildiğim üzerine karar verdiğim, verdiğim karar üzerinde emin bir şekilde sapasağlam durabildiğim,

Türk dizilerinin daha az abartılı, yapay olduğu, iyilikten uçan, kötülükten ölen, aşktan kör olan karakterleri yazan senaristlerin senaryo yazmayı bıraktığı,

Daha fazla kitap okuduğum, daha fazla bilmediğim şey öğrendiğim, daha fazla yaratıcı şeyler gördüğüm,

Daha az “yuh be”, “yazık ya”, “üzüldüm bak şimdi” dediğim olayla karşılaştıran,

Duygu ve düşüncelerimi, aklımdan geçenleri doğru ifade ettiğim, doğru ifade edemesem bile ifade etmek istediklerim anlaşıldığı,

Bir yıl olması dileğiyle.

Ps1:  Bence tek cümlelik beklenti derken kastedilen tek cümlede ifade edebildiğin beklentidir. Çok yanlış gelme ihtimalim olduğunun farkındayım (ama) “ ya tutarsa!”

Ps3:özet geçecek olursam tek cümleyi de sınırlayıp 10 (!isyanınızın farkındayım!)  kelimelik bir cümle kuracak olursam o da şöyledir: “çokzel, mükemmel, süper, hiper bir yıl olur hepimizin için umarım!”

9 Kasım 2011 Çarşamba

Ben anlarım...

Merhaba sevgili blog alemi,
Uzun zamandır takip ettiğim blog dünyasına beceriksiz çiziktirmelerimle ben de girmiş bulunmaktayım. Neyse zaten fazla büyük beklentilerim yok. :)

Dün akşamdan beri düşünüyorum anlaşılmayı istemek, anlaşılmayı beklemek, birilerini anlamak bu pek mümkün olmasa da en azından buna çabalamak ne kadar yorucu bir süreç. tabi bunu ben de karmaşıklaştırıyorum isteklerimi beklentilerimin çoğunu direkt söylemek yerine karşımdakilerin beni anlamasını istiyorum. kendimi böyle zamanlarda çok kırılgan ve naif hissediyorum. bir kelime, bir bakış bekliyorum beni mutlu edecek, çok iyi tanıdığını hissettirecek bir dokunuş. bu kadar kolayken bazı şeyler bu kadar azken beklentilerim nedense sonuçları kırılganlığın verdiği öfke sonucu sarfedilmiş sözlerin vermiş olduğu pişmanlık oluyor elde kalan.

beklediğim şey "duvarlarım sağlam yıkılmaz sanarken"
söylenen "sen öyle zannet ben anlarım" cümlesi o kadar.

sanırım dün akşamdan beri 100 defadır dinliyorum ama çokzel bişi tavsiye edilir. :)